Sabancı Üniversitesi

Diller


Kültürel Çalışmalar Öğrencilerinin Konferans Katılımı

LISTEN
Published on 27.06.2014 16:17

 

Kültürel Çalışmalar yüksek lisans öğrencisi İlkim Karakuş, UMBC tarafından 12 Nisan 2014'te Baltimore, Amerika'da düzenlenen “İntellektüel Aktivizmi Yeniden Düşünmek” konferansına katıldı.

İlkim Karakuş, “Sömürü Sponsorluğunda Sömürü Eleştirisi: Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar MA Öğrencilerinin Asistanlık Tecrübeleri” isimli makalesini sundu.

Konferans hakkında detaylı bilgi ve program için:

http://rethinkingactivismgraduateconference.yolasite.com

http://rethinkingactivismgraduateconference.yolasite.com/conference-program.php

 

Makale özeti:

Bourdieu, “The Scholastic Point of View” adlı makalesinde, 'skolastik görüş'e olan erişimin eşitsizliğini ve bu eşitsizliğin kendisinin de sosyal iktidar ilişkilerine gömülü olduğunun altını çiziyor. Bu çalışma, Bourdieu'nün “skolastik görüşü mümkün kılan sosyal koşullar”ın bilincinde olmak ve birlikte/üstünde çalıştığımız insanların “epistemik partner”lerimiz olarak kurgulamama çağrıları ışığında, Kültüerl Çalışmalar MA Öğrencileri ile diyalojik bir çalışma olarak tasarlanmıştır.

 

Öğrenci ya da asistan kategorilerinin ikisine de tam olarak sığmayan MA Öğrencileri olarak, “skolastik görüş”ümüzü geliştirme zeminimizin kendi sömürümüze dayanmasına içerliyor, ve bunu ironik buluyoruz. Farklı yaklaşımlardan yola çıkarak, bu çalışma, “'tam olarak ne olduğunu biliyor olmak' tecrübemizi nasıl şekillendiriyor?” sorusuna cevap arıyor.

 

Bu sorudan ve açığa çıkardığı 'zoruna gitme' halinden yola çıkarak, skolastik görüşe olan erişimimiz için sömürülmeyi ironik bulmamızın ancak akademiyi tüm eşitsizliklerden ve sömürüden azade bir yer olarak kurgulamamızla mümkün olduğunu savunuyorum. Bu da, beraberinde akademiye, ve dolayısıyla kendimize, atfettiğimiz mesafeyi işaret ediyor. Böylece bizim koşullarımızda Bourdieu'nün skolastik görüşün sosyal koşullarının bilincinde olma çağrısı çok daha anlamlı oluyor, çünkü ironi ve zoruna gitme hali ancak ve ancak bu koşulları unutmakla sağlanan bir mesafe kurgusuyla mümkün.

 

--------------------------------------------------------------

 

Kültürel Çalışmalar yüksek lisans öğrencisi Pınar Budan, 23-24 Ocak tarihlerinde Catholic University of Portugal, Beşeri Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen “Irony: Framing (post)modernity” konferansına katılmıştır. Pınar Budan konferansta “Irony as a Medium of Empowerment and Disempowerment in 2013 Gezi Park Protests” başlıklı sunumunu yapmıştır.

Konferans programı için tıklayınız:

http://irony2014conference.wordpress.com/

 

Sunum özeti:

 

On May 30th 2013, İstanbul and its inhabitants experienced a public uprising against the government which later to be known as the Gezi Protests.  People gathered in Taksim Gezi Park, which is one of the last green areas in İstanbul's densely populated central district named Beyoğlu, in order prevent the destruction of the park. It was a reaction to protect the park and simultaneously an act of resistance against government's neoliberal policies.  A number of environmentalists confronted the police forces and tried to prevent the cutting of trees. The protests quickly spread to the whole country and people from all over Turkey held banners saying “Occupy Gezi Park.” Ironically, some of these protesters had no idea about the Gezi Park, and even a small number of people did not even know what the initial event was about. In this respect, what makes the event in Istanbul significant is the fact that the main signifier that triggered the events constitutes a loose ground onto which people could project multiple meanings.  In an age where globalization processes are contributing to the disjunction of politics from power, the Gezi Park events constitutes a chaotic terrain. This uncertainty gives people new hopes and opportunities for political engagement.  On the other hand, the ways in which the Gezi Park events were experienced and suppressed creates a situational irony. One of these is the fact that the chemicals that are released from the tear-gas bombs used by police and some of the mediums used by protesters give environmental damages. The protests against an environmental disaster, causes another environmental disaster. As it might be suggested that the mediums used by the protesters is a reaction towards government's use of brutal force and that the violence produces violence, it is significant to demonstrate the irony in some kind of revolutionary movement's way of thinking and the contradiction between the purpose and the medium. In my paper, I will demonstrate the examples of these situational ironies which unravels the impossibilities of the system and I propose to discuss the effects and results of these examples at different levels.


 

© 2024 Sabancı Üniversitesi